Suudi Arabistan, Suriye'nin Dünya Bankası Borcunu Üstlenmeye Hazırlanıyor
Diplomatik hamle Suriye'nin uluslararası mali sisteme dönüşünü kolaylaştırabilir Suriye'nin Dünya Bankası'na yaklaşık 15 milyon dolarlık birikmiş borcunun ödenmesi, ülkenin uzun süredir sınırlı kalan uluslararası finans kaynaklarına erişimi açısından kritik bir adım olarak değerlendiriliyor. Konuya yakın kaynaklara göre, Suudi Arabistan bu borcun ödenmesini üstlenmeyi planlıyor. Bu hamle, Suriye ile Arap dünyası arasındaki yakınlaşmanın yeni bir aşaması olarak görülüyor.
Uluslararası yardımın kilidi: 15 milyon dolarlık borç
Dünya Bankası gibi uluslararası mali kurumlar, geçmiş borçlar ödenmeden yeni yardım veya hibeler sunamıyor. Suriye’nin ödeme yapamaması nedeniyle, özellikle kamu altyapısı ve sosyal hizmetlerin yeniden yapılandırılmasına yönelik mali kaynaklara erişimi yıllardır durma noktasında. Yaklaşık 15 milyon dolarlık bu borcun kapatılması, Şam yönetiminin bu tür yardımlardan yeniden faydalanabilmesinin önünü açabilir.
Kamu sektörünün canlandırılması hedefleniyor
Suriye'de on yılı aşkın süredir devam eden iç savaş, sağlık, eğitim ve altyapı gibi temel kamu hizmetlerinde büyük bir tahribata yol açtı. Suudi Arabistan’ın mali desteğiyle Dünya Bankası’ndan sağlanabilecek yardımlar, özellikle bu alanlarda atılacak adımlar için önemli bir kaynak oluşturabilir. Kaynaklar, Riyad yönetiminin bu desteği, “Suriye’de istikrar ve ekonomik toparlanma sürecine katkı” olarak değerlendirdiğini ifade ediyor.
Bölgesel normalleşme sürecinin yansıması
Suriye, 2011’de patlak veren iç savaşın ardından Arap Birliği (Arap Devletleri Birliği) başta olmak üzere birçok bölgesel platformdan dışlanmıştı. Ancak son yıllarda bazı Arap ülkeleri, Şam’la diplomatik ilişkileri yeniden kurma yönünde adımlar attı. Bu borç ödeme planı da Suudi Arabistan’ın bu süreci ekonomik ve diplomatik düzeyde desteklediğinin bir göstergesi olarak yorumlanıyor.
Ekonomik diplomasi araç olarak kullanılıyor
Uluslararası ilişkiler uzmanlarına göre, borç ödemesi gibi mali adımlar sadece insani değil, aynı zamanda diplomatik bir strateji olarak da işlev görüyor. Suudi Arabistan’ın bu yöndeki hamlesi, bölgede daha etkin bir rol oynamak ve istikrar sağlayıcı güç olarak öne çıkmak istediğinin işareti.