Rydman, aşırı sağcı Finler Partisi'nden ve hükümetin ekonomik işler bakanı olarak göreve getirilmişti. İlk röportajında, hükümet hakkında yanlış bilgilerin yayıldığını belirtirken, Fin medyasının yabancı medyanın rolü konusunda dikkatli olması gerektiği konusunda uyarılarda bulundu. Pazartesi akşamı televizyonda verdiği başka bir röportajda ise uluslararası medya kuruluşlarına yönelik eleştirilerini sürdürdü ve çeşitli araştırmacılar ve sosyal medya aktivistlerinin yanlış iddialarda bulunduğunu söyledi.
Rydman, geçmişte Neo-Naziler tarafından düzenlenen bir etkinliğe katıldığı gerekçesiyle istifa eden ve daha sonra tartışmalı bir şekilde iklim kriziyle mücadele için Afrikalı kadınlara toplu kürtaj çağrısında bulunan bir önceki bakanın yerine geçmişti. Bu sebeple eleştirilerin odağında olması, hükümetin itibarını zedeliyor.Bu açıklamalara tepkiler çığ gibi büyüdü. Uluslararası hukuk ve insan hakları profesörü Martin Scheinin, Rydman'ın sözlerinin "bir Komplo teorisi sunmuş gibi göründüğünü" ve sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğini belirtti. Yeşiller Milletvekili Atte Harjanne ise hükümet bakanlarının komplo teorileri üretmekte başarılı olduğunu ifade ederek, uluslararası medyanın ülkenin siyasi olaylarını doğru şekilde yansıttığını savundu.Helsinki Üniversitesi'nde araştırmacı olan Johanna Vuorelma, ABD'deki Trump yönetimi döneminde yaşanan "kargaşa"ya benzer olayların finlandiya için de uyarı niteliğinde olduğunu belirtti. Vuorelma, özellikle medyaya yapılan saldırılar, uzmanlara karşı düşmanlık, komplo teorilerinin normalleştirilmesi ve ırkçı söylemin önemsizleştirilmesi gibi durumların dikkatle ele alınması gerektiğine vurgu yaptı.Sonuç olarak, Finlandiya hükümeti, ekonomi bakanının sözleriyle gündeme oturdu ve ülkenin iç ve dış siyasi atmosferinde dikkatli bir değerlendirme yapılmasını gerektirecek bir sürece girildi. Toplum ve medya, hükümetin adımlarını yakından takip ederken, yetkililerin sorumluluk ve özenle hareket etmeleri bekleniyor.